Sitemize Hoş Geldiniz...

Reklamı Kapat

c cerit tarihce 4

Faruk Sümer, Antep’te yaşayan Barakların da Cerid olduğundan bahsetmektedir.

Buraya kadar, kaynakların el verdiğince Cerid adının menşei, Ceridlerin Anadolu’ya gelmesi, Ceridlerin iskan yerlerinden bahsettik.

Şunu da eklemeliyim ki, Ceridlerin bütün uğraşları çabaları hayvanlarına daha iyi otlaklar bulmak, atlarını daha özgür sürmek içindir. Konar-göçerlerin gözü toktur. Onlar Tanrı’nın verdiği otların kendi hayvanları için var olduğunu düşünürler. Hayvanların  mamüllerini dahi satmaktan utanırlar.Ama artık Türkiye Cumhuriyet’i  devletinin bir parçası olduklarının idrakine varmışlardır.Çünkü ulu önder Atatürk’ün önderliğinde   verilen kurtuluş savaşında binlercesi vatan–millet uğruna  can vermiştir.Şimdi ise  imkanlar dahilinde Ceridler çocuklarını okutmak için uğraş vermektedir.Biliyorlar ki;iyi yetişmiş insanlar , bu vatana ve millete çok daha verimli bir şekilde hizmet edecektir.

Yüce Türk milleti ; ancak Türk milletinin öz evlatlarının çalışma ve gayretleri ile kalkınıp, ilmen ve madden zenginleşecektir.

  

2. BÖLÜM

 

ÇAĞLAYANCERİT İLÇESİ

 

2.1 Çağlayancerit İlçesi Tarihi

      İlçenin ilk kuruluşu bu günkü ilçe merkezinin kuzeyinde bulunan pamuk denilen yerdir.İlçenin adının Orta Asya’dan gelen Cerid Aşiretinden geldiği ve bu adla tanındığını söyleyebiliriz. “Çağlayan” tabirinin ise sularının çokluğuna dayanarak kullanıldığı olasılığı kuvvetli bir ihtimaldir. İlçeye bağlı Küçükcerit Köyünde ortaya çıkan  mozaik kalıntıları, yörede yerleşimin  M.S. 3-4. yüzyıla dayandığını göstermektedir.  Dağlık bir alanda kurulan Çağlayancerit, Elbistan-Pazarcık arasındaki eski  tarihi yola  hakim konumdadır.  Bu yol, Anadolu’dan Suriye ve Irak’a giden en işlek yolun en bilinmeyen kısmıdır. Elbistan- Nurhak, yakınlarındaki Akça Derbent eski zamanlardan beri bilinen ünlü bir geçittir. Elbistan-Pazarcık kervan (ticaret) yolunun  güvenliğinin sağlanması için bu derbendin oluşturulmuş olması  kuvvetli bir olasılıktır.  Çağlayancerid, konumu itibarıyla Anadolu-Suriye, Irak ticaret yoluna hakim bir yerdedir. 1277 yılında Mısır ordusu ile Muhyiddin İbn-i Abdüzzahir bu yolla Anadolu’ya  bin bir güçlükle gelmiştir.

Yalçın, Engizek Dağları’ndan (Hâla sarp yerlerinde örülmüş duvar kalıntıları vardır.) aşan  bu tarihi yol, Alaçık’tan Erinci, Besni, Sakarkaya ve Pazarcık’a ulaşır.

1563 Maraş Tahrir Defterindeki kayıtlarda  “Engizek”, “Yalangoz” mezralarında bahsediliyor. Bunların Bertiz Nahiyesine bağlı olduğu belirtiliyor. Bertiz Nahiyesi’nin de Maraş merkeze bağlı olduğu görülmektedir.

Bölgede Roma döneminin hüküm sürdüğü sanılmaktadır. İlçenin Aksu Mahallesi Kısık mevkisinde yol yapımı esnasında ortaya çıkan su kanalının Roma döneminden kaldığı sanılmaktadır. Bu su kanalıyla tarihi bir şehir olan “Göynük”e su götürülmüştür. Taş ve bir tür kirecin kullanıldığı su kanalı boyunca yapılacak kazı çalışması bizi kesin ve daha doyurucu bilgilere ulaştıracaktır. Bölgede Ermenilerin de yaşadığı “özellikle şimdiki Bozlar kasabasında”, bilinmektedir.  13.yüzyılda Göynük Kalesini Ermeniler ele geçirmiştir.

Cerid Aşireti ilçe halkının temel unsurunu oluşturur.  İlçe halkının bölgeye yerleşimi, Türklerin Anadolu’ya göçleriyle paralellik göstermektedir.  Genelde Çağlayancerit, Cerit Aşiretinin yaylağı olarak kullanılmıştır. Ceridler yarı göçebe şekilde buraya yerleştirilmiştir. Farklı bir durum da dikkatimizi çekmektedir.

Rafet Yinanç, “Dulkadirli Beyliği” ile ilgili makalesinde Malatya ve bu yörelerde Ağaçeri Türkmenlerinin yaşadığını 13. yüzyılda  Baba İshak İsyanı’na  katıldığını söylerken,sonraları Ağaçeri Türkmenlerinin Dulkadirli Beyliğini oluşturduğunu yazıyor. Büyük olasılıkla şimdiki Çağlayancerit ve yöresinde yaşayan ilk Türk topluluğu Ağeçeriler olmuştur.  Sonraki dönemlerde Cerid Aşireti Ağaçeriler ile kaynaşıp bir potada erimişlerdir. Çağlayancerit’te halk arasında anlatılan hikayelerde; ( Ben yüz yaşlarında Gülizar Mehmet adıyla anılan kişiden şahsen dinledim): Biz Ceritliler Mongollarla üç kere savaş etmişiz ve onları çok kırmışız.” Mongollar dediği Moğollardır. Bu yöreye Ağeçeriler’in isyanını bastırmak için Moğollar asker göndermişler yapılan uğraşlarda Moğolların kaybı büyüktür.  Bu yaşlı  şahsın anlattığı hikaye Ağaçerilerin vermiş olduğu savaştır. Bir arada  yaşamaları nedeniyle de hikayenin Cerit Aşiretininmiş gibi anlatılması kuvvetle muhtemeldir.

İlçe, Selçuklu Devleti’nin hakimiyetinden sonra, Dulkadirli Beyliği’ne geçiyor. 16.yüzyılda da Osmanlı Devleti’ne bağlanmıştır. Cerit Aşireti şimdi Aksu’nun gözüne (Küçükcerit) yerleşiyor. Tecirli ve Cerit Aşireti Aksunun gözü için savaş ediyorlar.  Küçükcerit sınırları içinde “Tecirli Kabirliği” bulunmaktadır. Daha sonraları Çağlayancerit’e yerleşilmiştir. 

Çağlayancerit, idari bakımdan Bertiz Nahiyesine bağlı iken örfen aralarındaki anlaşmazlıkları Besni Beyleri bir çözüme kavuşturuyordu.  Besni Beyleri saygın bir konumda olup aynı zamanda Osmanlı Devleti’nin görevlisi durumundaydılar. Yine Gülizar Mehmet amcanın anlatımı. “Heleteliler Pano Ahmet adlı Ceridli’yi öldürüyor. Besni Beyleri gelip 42  tane sığır sürüyorlar. Karşılarına ağıt yakan bir Cerit kadını çıkıyor;

“Ekticeğim ağca nohut

 Gelen yedi giden yedi

 Muradın tamam ermeden

 Yavrum cefanı çektiğim kaldı..”

Besni Bey’i bu kadının kim ve neden ağladığını soruyor. Ölen Pano Ahmet (Sakallı Kabilesinden) adlı şahsın anası cevabının alınca şimdiki “Erinci” dağı Cerid Aşiretinden Sakallı kabilesine kan bedeli veriliyor. Bu dağa Sakallı Dağı da denilir.” Mehmet amcanın  anlattıkları içinde dikkatimi çeken Besni Beylerine duyulan saygı ve güvendi. Yine bir dörtlükte:

Şahinin daşına duman mı durdu

Postalın içine kan mı doldu

Derde derman derler kartalın yağı

Üstüne düştüm Besni Bey’i kurtarır mı kurtarmaz mı?

 

Dörtlükte Besni Beylerinden söz edilmektedir.Besni Beylerine  saygı duyulmaktadır.  Besni Beyleri kurtuluş olarak görülmektedir.

Çağlayancerit, kurtuluş savaşı esnasında bir işgale uğramamıştır. Fakat, gönüllü birlikleriyle çevre illerin yardımına koşmuştur. Özellikle Birinci Dünya Savaşı’nda Irak ve Yemen Cephelerinde her evde gidipte dönmeyen bir insanın hikayesini dinlemek mümkündür.

Genel Kurmay Başkanlığı’nın çıkartmış olduğu 5 ciltlik “Şehitlerimiz” adlı eserde;

1.      Irak’ta, Mahmut oğlu Mustafa: doğum; 1307

2.      Irak’ta, Mehmet oğlu Mustafa: doğum; 1290

3.      Çanakkale’de, Mustafa oğlu Mustafa: doğum; 1306

4.      Çanakkale’de, Mustafa oğlu Mustafa: doğum: 1309

5.      Irak’ta, Mehmet oğlu Ali: doğum; 1308 (Tataroğullarından)

6.      Irak’ta, Süleymanoğlu Mehmet: doğum; 1298 (Tataroğullarından)

İsmi belgelere düşmüş şehitlerimiz bunlardır. Fakat ismi belgelere düşmemiş pek çok şehit bu vatan için isimsiz kahraman  olmuştur.

Çağlayancerit’te “Arabın Bahçesi” denilen yerin neden bu adla anıldığı hikayesi ilginçtir.  Cerid’in en yaşlılarından yaklaşık olarak 110 yaşlarında  olduğu söylenilen Hacı Omar Amca’nın  anlatımından; “Abdulvahap isimli Iraklı bir Arap yüzbaşıymış. İngilizlerin Irak’ı işgali zamanında bu Arap yüzbaşı dayanamayıp bir kaç İngiliz vuruyor. Hakkında idam kararı çıkıyor. İki kardeşi yakalanıp hemen asılıyor.  Maraşlı Hamdi Bey de o dönemde Bağdat’ta askermiş, Arap yüzbaşının  asılmasını istemeyerek onu Maraş’a kaçırtıyor. Daha emniyetli diye de iki dağ arasında Cerit’e gönderiyor. Önce ilçenin batısında Gavur Tarlası denen yere yerleşen Arap yüzbaşı sonradan da Aksu mahallesine yerleşiyor. Ceritliler onu, o da Ceritlileri çok seviyor. İşte onun yurduna “Arap’ın Bahçesi” adı veriliyor.

        “Uşak Kırılan  Yer” ilçenin kuzeyindendir. Buranın hikayesi halk arasında bu güne değin anlatıla gelmiştir. Anlatılanlara göre: Bozlar Ermenileri ile Helete  ve Cerit savaş halindedir. Bir anlaşmazlıktan dolayı Bozlar, Cerit ve Helete’ye haber verip savaş olacak diyor. Savaş yerine Helete gelmiyor. Cerit gafil avlanıyor, pek çok Ceritli telef olmuştur. O yüzden buraya “Uşak ölen yer” deniliyor. Şimdi dahi ölenlerin mezar taşlarının kalıntıları mevcuttur.

Çağlayancerit konumu itibarıyla  bazı yönlerden  geri kalmıştır. İlçe hakkında eski kaynak ve belgelere ulaşmak çok zordur. Çünkü sözlü tarih, kuşaktan kuşağa aktarma metodu Ceritler için de  geçerlidir. Bütün Türk milletinde olduğu gibi. Çağlayancerit dört kabileden meydana gelmiştir.  Cerit Aşiretine mensup  dört oymağın adları;

1.      Deli Ahmedli : İlk bu kabile yerleşiyor. İlçe merkezinde Tarihi Kezban Hatun camii’nin  yanında Pınarbaşı olarak bilinen  yere.

2.      Aralık Evi

3.      Kızıllı

4.      Tabanlu

 

Dört Aşiretten mütevekkil temeli

Köyüm fakir, okumaktır emeli

Aşık Alim daha ne söylemeli

Susmuş konuşmuyor dili Ceridin.

     

      Bir de Fakılar adlı oymaktan da söz edilmektedir. Ama bu kabilenin diğer dört kabileden  birinin bünyesinden mi çıktığı yoksa ayrı bir kabile mi olduğu bilinmemektedir.

            Çağlayancerit, 01.06.1986 tarihine kadar Kahramanmaraş ili merkez ilçeye bağlı köy olarak kalmıştır. Bu  tarihte belediye teşkilatı kurulmuş, sonrasında  04.07.1987 tarihinde 3392 sayılı kanunla ilçe statüsüne kavuşmuştur.

      Çağlayancerit tarihi hakkında belge ve kaynaklar çok azdır. Bu durum Türk milletinin bir özelliği olan sözlü tarihe önem vermesindendir. Elimize geçen bilgiler kuşaktan kuşağa aktarılan bilgilerdir. Yazılı olmadığı için zaman içinde eklemeler, çıkarmalar olmuştur.

Tarih sayfasının hazırlanmasında emeği geçen sayın Ahmet SAKALLI' ya teşekkür ederiz.

http://www.caglayancerit.gov.tr den ALINTIDIR.

                  <<<SAYFA1        <<<
  SAYFA 2        <<< SAYFA3    

 

ÇAĞLAYANCERİT İLGİLİ BAĞLANTILAR

| TARİHÇE | | COĞRAFİ YAPISI |

| NÜFUS YAPISI | | FOTOĞRAFLAR | | KÜLTÜR SANAT |


 
KURULDUGUMUZDAN BU YANA 250915 ziyaretçi EDE BURDAYDI.SAGOLSUNLAR VAR OLSUNLAR

Bugün 149 EDE Sitemizi Ziyaret Edip 165 Defa Sayfaları Kliklemiştir.

"Merhaba ziyaretçi, IP adresin 3.144.25.248" Burdasın = > c cerit tarihce 4



Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol